Vakfın amblemi olan bu küçücük filin birkaç bakımdan anlamlı olan bir hikâyesi vardır:
Hindistan’da, Mumbai yakınlarında Fil Adası (Elephant Island) adlı bir ada var. Bu adada eski bir uygarlığın kaya heykelleri var. Evlerde akan suyun olmadığı bu adada çok az sayıda yoksul insan oturuyor. Mumbai Üniversitesinin düzenlediği bir konferanstan sonra, bu adaya gittik. Vapurun bıraktığı yerde, kıyıda, turistik eşyanın satıldığı birkaç kulübe vardı. Taşa oyulmuş çeşitli boylardaki filler, bu turistik eşya arasındaydı. Bir satıcıya yaklaşıp, daha önceki Hindistan yolculuklarımda aldığım böyle fillere baktım ve heykellerin bulunduğu yere yürüyerek çıkmamız gerektiği için, “dönüşte alırım” diyerek uzaklaştım. Dönüşte aynı satıcıdan fillerimi satın alıp giderken, satıcı arkamdan koştu ve bu fillerin en küçüğü olan bir fili bana uzatarak “Bu benim size hediyem. Sözünüzde durdunuz” dedi.
Bu filime her sabah bakıyorum ve etik ya da değerler üzerinde konuşurken/ders verirken, dinleyenlere gösteriyorum. Dünyanın bir ucundaki bir adada, adını bilmediğim, yüzünü hatırlayamadığım bir insanın bana hediye ettiği bu küçük fil, neden benim için anlamlı? Çünkü, bu olayın sıcak anısından öte, Fil Adasında turistik eşya satan bu insanın yaptığı, etikteki bir-iki savımın empirik bir doğrulaması oluyor. Şunların: Kültürel değer yargıları ─yani grupların “şunu yapmak iyidir-bunu yapmak kötüdür” dedikleri─ ile etik değerler ─örneğin dürüstlük, saygı, güven v.d.─ arasındaki farkı gördüğümüz takdirde, değerin ve değerlerin göreceliği-mutlaklığı tartışması son bulur. Göreli olan, kültürel değer yargılarıdır, değerler ise göreli ya da mutlak olacak birşeyler değil. Fil Adasındaki satıcı herhalde çok dinlemiştir, dönüşte alma niyetiyle söylenmeyen “dönüşte alırım” sözünü. Bunun için, dönüşte almak niyetiyle bu sözü söyleyeni kendince ödüllendirmek istedi. Dürüstlüğü Fil Adasındaki bir insan da değerli görüyor.
İşte Vakfımızın amblemi yaptığımız küçük filin hikâyesi. Etik kaygıları olan herkese “merhaba” deyip duruyor. Deyip durması dileğiyle…
Ve vakfımızın amblemini çizen Halil Ustaoğlu’ya teşekkürlerimle,
İoanna Kuçuradi