Birleşmiş Milletler Örgütü kurulur kurulmaz, bu örgütün ilk yaptıklarından biri, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini oluşturmak ve ilân etmekti. 72 yıl önce ilân edilen bu Bildirgeyle insan haklarını önplâna getirmek, bu örgütün belki de en önemli girişimi oldu.
Ne var ki, Birleşmiş Milletler, insan haklarını önplâna getirmekle, o günden bu yana birçok insanlıkdışı, vahşi eylemlerin yapılmasını önleyemediği gibi, insan haklarının getiriliş amaçlarına aykırı kullanılmasını da engelleyemedi.
Bunun başlıca nedenlerinden biri, insan haklarına ilişkin bilgisizliktir –bu hakların aslında neyi talep ettiklerine ilişkin bilgisizlik.
Bu bilgisizliğin çarpıcı bir göstergesi, bazı devletlerin korona virüsle savaşma yolu olarak kullandıkları “sürü bağışıklığı”dır. “Doğal seleksiyon”u andıran bu “sürü bağışıklığı”nı Covit-19’la savaşmanın yolu olarak kullananlar, bunun sağlık hakkının ihlali olduğunun, birçok durumda da yaşama hakkının ihlali olduğunun, herhalde, farkında değildir.
Bu bilgisizliğin başka bir göstergesi de, birçok ülkede getirilen sokağa çıkma yasakları ve bu tür kısıtlamalar karşısında “Bu beden benimdir!” yazan pankartlar taşıyan insanların dünyanın dört bucağında gördüğümüz protestolarıdır.
Bu ve bu gibi olaylar, bugüne kadar yapılan teorik araştırmaların insan haklarına ve sorunlarına yeterince ışık tutamadığını, dolayısıyla bu araştırmaların farklı bir hareket noktasıyla yapılması; çoğu yerde yapılan insan hakları eğitiminin de farklı bir anlayışla –amacına götürebilecek bir anlayışla– yapılması gerektiğini düşündürüyor, öyle ki kişiler o durumun insan haklarıyla ilgisini görebilecek bir göz kazanabilsinler ve bu hakların o durumda gerektirdiklerini –yapacak durumda iseler– yapsınlar.
Korona virüs musibetinin, insan haklarının insanlardan ve insanlara nasıl bir muamele talep ettiğine daha güçlü bir ışık tutan araştırmaların yapılmasına ve kişilerin karşılaştıkları durumlar ile insan hakları arasındaki bağlantıyı görmelerini sağlayabilecek olan insan haklarının felsefî eğitiminin yaygınlaştırılmasına bir vesile olmasını umuduyla, dünyamıza korona virüssüz günlerin bir an önce gelmesini dilerim.
İoanna Kuçuradi